17 Mayıs 2008 Cumartesi

Yoğurtlu Dondurma

Çocuklar 4 aylık olduktan sonra meyve suyuna yavaş bir geçiş yapılır.Daha sonraki aylarda meyveli yoğurt'la devam edilir.Benim çocukların da meyve ile arası pek iyi olmadığı için meyveli yoğurdu hep tercih etmişimdir.Bu seferde yaptığım meyveli yoğurdu dondurma kalıplarına koyup buzlukta beklettim...

Malzemeler
- 1/2 su bardağı yoğurt
- 4 yemek kaşığı bal
- 1/2 su bardağı Çilek püresi,portakal suyu,limon suyu

Hazırlanışı
1- Meyve sularını sıkın.
2- Yoğurt ve balla karıştırın.
3- Dondurma kalıplarına yada buz kaplarına doldurup , buzlukta 3-4 saat bekletin.
4- Buzluktan çıkartıp 5 dakika bekletip servis edin..
Pelin'ce;Her karışım için yarım bardak yoğurt ,meyve suyu ve 4 kaşık bal ekledim.İsteğe göre içine meyve parçaları yada çikolata parçaları ekleyebilirsiniz.

Afiyet olsun..


15 Mayıs 2008 Perşembe

Pierre Loti


Eyüp Sultan Camii'nin yanındaki mezarlıkların arasından upuzun merdivenleri tırmanmaya başlarken, bir yandan Haliç'i seyrediyor, bir yandan da ortamın yaydığı mistik huzuru soluyorsunuz. Yolun sonunda karşınıza tarihi Pierre Loti Kahvesi çıkıyor. Birkaç yüz yıllık geçmişe sahip kahve eşsiz manzarasıyla sizi alıp eski zamanlara, Cenevizlilere, Osmanlılara götürüyor.. 19. yüzyılın sonlarına kadar Rabia Kadın Kahvehanesi olarak bilinen, Fransız yazar Pierre Loti kahveyi mekan tutmaya başladıktan sonra Pierre Loti Kahvesi olarak anılan kahve, yıllardır aşıkların, kendisiyle buluşmak ve şehirden kaçarak spritüel bir huzur solumak isteyenlerin durağı. Pierre Loti, 1850-1923 yılları arasında yaşamış ünlü Fransız yazar ve oryantalist. Deniz subayı olan Loti, Türkiye'ye ilk kez 1876 yılında gelmiş ve bir yıl kalmış. Eyüp sırtlarındaki tarihi kahveyi de o yıllarda keşfetmiş. Haliç'in büyüsü mü bilinmez ama, Pierre Loti'yi oraya çeken bir diğer unsur da Aziyade ismindeki evli bir Osmanlı hanımıymış.
Fransa'da evli olduğu söylenen Pierre Loti ile Aziyade arasında büyük bir aşk olduğu yıllarca efsane gibi dilden dile aktarılmış. Pierre Loti aynı isimli romanında Aziyade'ye olan aşkını gizlememiş. İşte o gün bugündür kahvenin adı Pierre Loti olarak anılmış. Kahvenin bulunduğu tepeye de Loti'nin anısı Pierre Loti Tepesi adı verilmiş.. Bu tarihi kahvenin hemen bitişiğindeki eski merdivenlerden çıkınca sağ tarafta, istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 1997 yılında Pierre Loti Tepesi'ndeki yapıları istimlak ederek bölgeyi turizme kazandırmak amacıyla başlattığı projenin ürünleri karşımıza çıkıyor; metruk evlerin yerine Osmanlı-Türk mimarisine uygun yapılan ahşap konaklar. Mevcut yapıları muhafaza edilen turistik kompleksin yapımı 2000 yılında tamamlandı. Otel olarak hizmet veren altı konağa, Pierre Loti'ye yakın semtlerin isimleri verilmiş; Ayvansaray, Sütlüce, Eyüp, Balat, Hasköy ve Fener konakları. Turquhause Butik Otel olarak turizme açılan konaklar 68 odalı ve130 yatak kapasitesine sahip. Tarihi konaklarda bir gece konaklamanın bedeli 60-100 dolar arasında değişiyor.İç mekanlar tesislerin içinde bulunduğu tarihi atmosfere uygun objelerle dekore edilmiş. Restoran ve kafenin tavanları kalemkarlar ve nakkaşlar tarafından özenle süslenmiş.
Tesisin bulunduğu bahçe zevkli bir peyzaj çalışmasıyla ziyaretçilerin rahatça gezebilecekleri bir alana dönüştürülmüş. Pierre Loti'de konakların yanı sıra tarihi eserlerde restore edilmiş. Örneğin, 250 yıl önce idris-i Bitlisi tarafından yaptırılan Sıbyan Mektebinin restorasyonu tarihi mimari'nin korunmasına katkı açısından önemli. Bahçedeki Niyet Kuyusu'na iki rekat namaz kılıp, niyet duasını okuduktan sonra gelenler kuyunun içine baktıklarında kaybettikleri değerli bir şeyin nerede olduğunu gördüklerine inananlar, bu umutla hâlâ kuyunun içini gözleyenler var. Tesisin girişinde Attan Düşen Ali Paşa'nın kabri de bulunuyor. Rivayete göre , rahmetli Paşa'nın padişahla arası açılmış, görevinden azledilmiş. Bir süre sonra padişah tarafından iade-i itibara mazhar olmuş ancak bu kez attan düşüp vefat etmiş. Pierre Loti Turistik Tesisleri'ne gelenler Halic'in muhteşem siluetini izlemenin yanı sıra Miniatürk'ü yukarıdan görme şansına da sahipler.
Pierre Loti:1850 yılında Fransa'nın Rochefort kentinde Protestan bir ailenin en küçüğü olarak doğdu. 17 yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri'ne girdi. Denizcilik eğitimini tamamladıktan sonra 1881'de yüzbaşı oldu ve ilerleyen yıllarda da terfi ederek albaylığa kadar yükseldi. Ortadoğu ve Uzakdoğu'da bulundu. Bir deniz subayı olarak romanlarında konu ettiği yabancı kültürünü pek çok yer gezerek tanıma fırsatını buldu. Bu yolculuklarında edindiği deneyimlerini ve gözlemlerini daha sonra kitaplarına yansıttı.
1879'da ilk romanı olan ve o dönemin Osmanlı Türkiye'sinden kesitler veren Aziyadé 'nin (Aziyade) yayınlanmasının ardından 1886'da Pécheur d'Islande'la (İzlanda Balıkçısı)'nı yayınladı. Loti, kendini edebiyat çevresine kabul ettirmiş bir yazar oldu. Daha sonraki yıllarda her yıl bir kitabı çıktı ve kitapları geniş kitlelerce okundu. 1891 yılında Fransız Akademisi'ne seçilen yazar 1910 yılında Légion d’Honneur nişanını aldı. İzlenimci bir yazar olan Pierre Loti'nin oldukça yalın bir dili vardı. Edebiyattaki bu izlenimciliği kişiliğini de derinden etkiledi. Derin bir umutsuzluğu dile getiren yapıtlarında aşkın yanı sıra ölüm duygusu da geniş yer alıyordu. Bütün bu umutsuzlukla birlikte içinde duyduğu insanlığa karşı şefkat ve acıma duygusunu yapıtlarına yansıttı.
Kaynak:Şehr-i İstanbul Dergisi




Pelin'ce;
Bizde Eyüp'te bulunan Pierre Loti tepesinde güzel bir gün geçirdik.Türk kahvemizi içtik,nefis manzarayı izledik.Çocuklar ile birlikte yer bulmakta zorlansakta en ön masa'da yer ayarladık:))Hafta sonları özellikle çok kalabalık olduğunu söylemek isterim..Arabayı bile park edicek yer bulmakta zorlanıyorsunuz.Ama mutlaka gidilmeye değer.Bu güzel manzara eşliğinde sabah kahvaltınızı edebilirsiniz..





İyi eğlenceler


Portakallı Topkek

Malzemeler
14 Kişilik
- 3 yumurta(oda sıcaklığında)
- 1 su bardağı süt
- 1/2 su bardağı sıvıyağ
- 1 su bardağı tozşeker
- 2-2,5 su bardağı un
- 1 paket kabatma tozu
- Yarım portakal kabuğu rendesi
- 3-4 yemek kaşığı portakal suyu
- 2 yemek kaşığı damla çikolata

Hazırlanışı
1- Yumurta ve şeker yaklaşık 5-6 dakika mikserle çırpılır.
2- İçine sıvıyağ,süt ve portakal kabuğu rendesi eklenir.
3- Elenmiş un ve kabartma tozu ve damla çikolatayı sıvı karışıma ilave edilip karıştırın.
4- Daha sonra topkek kalıplarına yada yağlı kağıtlara kek karışımı konulur.
5 - Önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında 15-20 dakika pişirilir.

Afiyet olsun...


12 Mayıs 2008 Pazartesi

Zahterli Kurabiye

Zahter bizim kahvaltılarımızın olmazsa olmazlarındandır .Dedem ve Babaannem Suriye'ye gittiklerinde dönüşte mutlaka oraya özgü yiyeceklerden getirirlerdi.Şam'a gidildiğinde tüm aile fertlerine Zahter mutlaka dağıtılırdı.Kahvaltıda ekmeğimizi önce zeytinyağı'na sonra zahtere batırarak afiyetle yeriz.Çok kalorili oldu derseniz :))Önce çaya sonra zahtere batırarak yiyebilirsiniz.Tadı bir çok kişiye acı hatta buruk gelebilir.Biz çok küçük yaştan itibaren lezzetini bildiğimiz için bize çok hoş geliyor .Burada da bir sürü aktarda tazesini ve kurutulmuşunu bulmak mümkün.Hatta Antakya taraflarında bir tanıdığınız varsa sipariş edebilirsiniz. .
Biz kurabiyesini'de çok beğendik.

Zahter :
Doğu Akdeniz'e özgü bir kekik türünün arapça adıdır .Kekikten tatça pek farkı olmasa da, fiziken biraz değişiktir. bunun yaprakları ince, uzundur yenilen kısmı filizleridir.
Zahter, yabani bir ottur. Çimenlik tarla kenarında, orman kenarlarında yada karınca yuvalarının yakınlarında bulunur. Güneşi ve sıcağı çok sever. Yetiştiği yerlerde toprak sıcak olsun ister. Mor renkli çiçek açar. Bazı yörelerde çay gibi demlenerek de içilir. En yaygın kullanımı kahvaltıdadır. Bir kaseye toz zahter, bir başka kaseye de zeytinyağ konur. Ekmek önce yağa sonra zahtere batırılarak yenir. Vücuda zindelik verir. Çayını yaparken, bir süzgeçe zahter yaprakları konur ve üzerinden sıcak su dökülür. Aroması çok fazla olduğundan demlendikçe acılaşır. İçinde thymol yani eterli uçucu yağ vardır, düşük yaptırma riski olduğundan hamilelere tavsiye edilmez.
Zahterin çiçekli sapı idrar söktürücüdür. Vücut yağlarını eritir. Kan şekerini düşürür. Bağırsak parazitlerinden kurtulmanıza yardım eder, tansiyonu düşürür, toz zahter bal ve limon ile macun kıvamı verilip yendiğinde öksürüğü keser.
Ben Lezzet dergisinde bu tarifi görünce hemen denedim..

Malzemeler
- 250gr tereyağ
- 1 çay bardağı sıvıyağ
- 1 çay bardağı yoğurt
- 1 çorba kaşığı sirke
- 1 tatlı kaşığı tuz
- 2 çorba kaşığı zahter
- 1 paket kabartma tozu
- 4-4,5 su badağı un

Üzeri için
- 2 yumurta sarısı
- Haşhaş( ben susam ve çörekotu karışık kullandım)

Hazırlanışı:
1- Tereyağ,sıvıyağ,yoğurt ve sirkeyi iyice karıştırın.
2- İçine tuz ve zahteri ekleyin.
3- Elenmiş un ve kabartma tozunu karışıma ilave edin.İyice yoğurun ve 1 saat buzdolabında dinlendirin.
4- Buzdolabından çıkartıp 15 dakika beklettikten sonra dilediğiniz şekli verin.
5- Üzerine yumurta sarısı sürüp tepsiye dizin.
6- Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında üzerine kızarana kadar pişirin.

Pelin'ce; Zahter bir dağ kekiği ,benim kurabiye için kullandığım ,kahvaltılık zahter.Resimdeki karışım sadece zahter'den oluşmuyor.İçinde Kavrulmuş nohut,leblebi,melengiç(yabani antep fıstığı)kavun ve karpuz çekirdeği,buğday,mayana(rezene)küzbara,kimyon,sumak,susam,biber,tuz gibi bahartaların karışımıdır.Zeytinyağı ile birlikte yenilmesi sindirimi güçlendirir.Toz haline getirilmiş kahvaltılık zahter , çeşitli baharatlarla karıştırılmış halidir.
Zahter(kekik)bitkisinin fotoğrafını buldum ve ekliyorum.